ANKARA ECZACI ODASI GENÇLİK KOMİSYONU


Zaman girdabının insanı en çok yutmaya iten gölgesi: Geçmiş. Keşkelerin süslediği, pişmanlıklarını üzerine bir palto gibi giyen ve karanlıkta pençesine düşürdüğü insanın ruhuna sahip olan bu gölge, gün doğar doğmaz gece çıkardığı siyah paltosunu üzerine geçirir ve yeniden karanlık oluncaya dek avını izlemeye devam eder. Bu gölgenin en önemli görevi; avını asıl olduğu kişiden, şimdiki zamanın şefkatli ellerinden uzaklaştırarak kendi karanlık ormanına çekmek, kişinin kendisine yabancılaşmasını sağlamaktır. 

Gölgenin kötü biri olduğu izlenime kapılmasın şimdi hiç kimse, çünkü bu gölgeye küsmektir asıl onu harekete geçiren. Geçmişiyle barışık olan, yaşanmışlıklarını kabul eden ve onları saygıyla selamlayan kimseye musallat olmaz, oldukça prensiplidir bu konuda. Zaten gölgeye sahip olduğu gece siyahı paltosunu diken, her keşke dediğinde onu süsleyen de yine insandır. 

Gölgenin zaman girdabındaki diğer arkadaşlarının söylediğine göre insanlar, gölgesiyle en çok ümitlerini kaybettiklerinde barışma eğilimindeler. Ümitlerini kaybetmek dediysem, pişmanlıklarını ve keşkelerini kabullenmeleri ve artık geçmişin bir gölge olduğunu fark ederek değiştiremeyecekleri şeyler için ah dememeyi öğrenmelerinden bahsediyorum. Geçmişini kabullenmek için, ümidini kaybetmen gerekir. İşte ancak bu ümit kaybolduğunda, insan keşkelerini bir bir alır gölgenin üzerinden, ona yeni bir palto dikmeye başlar. Şeffaf, onu korkutmayan, giydiğinde tıpkı yaşamının bir parçasıymış gibi görünecek bir palto. Gölgenin üzerinden aldığı, ‘ah’lı  ve ‘mış’lı geçmiş zamanın tozlandırdığını keşkelerini de tozlarından kurtardıktan sonra, hiçbir şekle bürünmeden onu ara sıra ziyaret ederek göz kırpan geleceğe hediye eder. Hafifleyen bir geçmiş, geçmişin yükünü atan mutlu bir şimdi ve keşkelerinden, pişmanlıklarından ders çıkarılarak yürünen yolda, hep görünen ve hiç dokunulamayan umutlu bir gelecek… 

İşte tüm mesele bu! 

 

Yazan: Sena Adlım